Henüz çiçeği burnunda bir yazar olarak kendimce nitelikli bir çevre
edinebilmek için didindiğim günlerdi. Birkaç telefon konuşmasından sonra
2006 sonbaharında buluşup İstanbul’u çekiştirdik. Ankara’ya döndüğümde,
bana hissettirdiği güvenin heyecanıyla doludizgin fikirler paylaşmaya başlamıştım.
Birkaç ay geçti, eski yazıhanemin penceresinden caddeyi izlediğim sırada
adı kulağıma çalındı. Ufak tüplü televizyonumun ekranındaki altyazıyı
dün gibi anımsıyorum: Gazeteci Hrant Dink’e Suikast!
(...)
-YAZININ TAMAMINA ULAŞMAK İÇİN TIKLAYIN-